Türkiye'nin her yerinde denize sevdalı insanlar var; herkesin de kendine göre bir denizi var ancak ben bugüne kadar en çok Eski Foça'yı sevdim. Denizi; bir masal anlatır gibi büyülü, koynuna çekecek kadar cazibeli.
Benim için eski Foça'nın belirli bir mevsimi yok, her mevsim gidilebilir, çünkü her mevsiminde insana anlatacağı çok güzel hikayeleri var. Özellikle kışın seyahat ettiğimden Mart ayında gittiğimde bile o kesif rüzgarın insanı donduran değil, sarıp sarmalayan bir tarafı olduğunu hissettim. Eski Foça'nın müptelası çoktur, karataşına basan kolay kolay geri de dönmez derler ama ben henüz o karataşa basanlardan olmadım. Uzaktan hep insanı çeken, her sene beni mutlaka ziyaret et diyen ilginç bir belde.
Denizin koynundaki Eski Foça; elbette balıkçılığıyla nam salmış bir yer. Hani şair Orhan Veli'nin dediği gibi, “Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda" karşılıyor gelenleri. İçinde binbir türlü canlının yaşam bulduğu, engin bir deniz; balıkçıların yolunu gözleyen sessiz kediler, Siren kayalıklarında kendilerine nefes aldıran foklar ve denizle bütünleşik bir yaşam. Eski Foça'nın kısa bir özeti gibi. Ancak bu kadarla sınırlı değil elbette.
Tabiatında daimi bir ruh bulunan, eski Rum evlerinin sıralı olduğu dar sokakların içinden geçip, tepelere yükseldiğinizde sizi saran envai çeşit çiçeğin sarhoşluğuna da dalmanız olası. Oralarda dolaşırken, bu topraklardan gelip geçen medeniyetleri düşünürsünüz. Eski Yunan'dan, antik çağlardan gelen sesleri, tarihin savaşlarına, göçlerine sahne olmuş kadim Anadolu toprağının kıyısındaki bu zenginliği anladığınızda, aslında ne kadar şanslı olduğunuzu düşünürsünüz. Kim, binlerce yıllık bir medeniyetler zincirinin üstünde bu kadar katmanla yaşayabiliyor? Ufka daldığınız sahilden, kimbilir hangi komutan gemilerin gelişini bekledi, kimbilir hangi kız sevgilisine kavuşmayı? İlyada ve Odysseia destanında Homeros, şimdi fokların yuvası olduğu bilinen Siren kayalıklarına dair şu bilgiyi verir: “Siren Kayalıklarından geçen Odyseia, ıslığa benzeyen gizemli sesler çıkaran kayalıkların çağrısından çok etkilenir ve tayfalarının bu karşı konulmaz davetten etkilenip duraklamamaları için de kulaklarına balmumu tıkar." Bu bilginin günümüze ulaşmış olması, bunun eski Foça'da geçiyor olması bile yeterince heyecan verici değil mi?
Yerel lezzet şöleni
Umarsızca dolaşıp, artık ayaklarınızın yorgunluk sinyali vermeye başladığını gördüğünüzde kendinizi bir balık restoranına atıp, “denizden babam çıksa yerim" moduna sokabileceğinz gibi, tabiatın bu bölgeye verdiği mis gibi otlardan kendinize bir Ege şöleni hazırlatabilirsiniz. Cibesi, radikası, şevketibostanı ve bölgenin sofrasında yer alan bütün lezet şahikası otları leziz mezelere dönüştüren sofraların içinde, denizin engin komşuluğuyla sükuta dalabilmek mümkün…Yanına Foça Karası, yerli üzümden yapılan şarabı da ilave ettiniz mi, değmeyin keyfinize. Sadece balık ve mezeler değil; sokaktaki lezzetler de ıskalanmamalı. Sözgelimi, sokaklarda dolanırken, sakızını Girit'ten getirten Nazmi ustanın elinden çıkan, o lezzeti hiçbir yerde bulamayacağınız dondurmacıya uğramayı unutmayın sakın. Nazmi usta, bana bir güzellik yapıp, imalathanesine davet etmiş, dolaba sakladığı sakızları gösterip, “İşte ben işimi bu denli önemsiyorum, dondurmada sakız meselesi önemli" demişti.
Ne yana baksam
Eski Foça'nın en güzel hallerinden biri, günün her saati aslında insana bir şey söylemesi. Sabah saatlerindeki halleriyle, akşamüstü halleri başka oluyor. Ziyaretçilerin geldiği yoğun zamanlardan arta kalan zamanlar, sokaklarında dolaşıp, tepelerine tırmanıp; bir Ege kültürü gezisini her şeyiyle yaşayarak size sunacak kadar genilş yelpazede. Yeldeğirmenlerine çıkıp, oradan koyları izlemek de, eski bir Rum evinin yıkıntısından fışkıran devasa çiçeklerin arasından dalıp tarihin dehlizlerinde kaybolmak da…Bir balıkçıyla konuşup, denizin nabzını tutmak da, bankta oturan bir Foçalı ile eski günleri yad etmek de. Hepsi yaşamımızın bize sunduğu zenginlikler. Bör bölgeyi gezerken, asla unutmamamız gereken, insana dokunmak ve onun öyküsünü dinlemek. Eski Foça'ya sadece bunun için bile gidilmeli, şimdiden iyi gezmeler.
Yazı ve fotoğraf: Uğur Biryol
Yazar
18 Yaşından büyük olduğunuzu teyit etmek için lütfen doğum tarihinizi girin.
Gün
13
01
31
Ay
Temmuz
Ocak
Aralık
Yıl
2024
1944
2024
BU SİTEYE GİRİŞ YAPABİLMENİZ İÇİN 18 YAŞINDAN BÜYÜK OLMAK ZORUNDASINIZ