Makarna sosu olarak bilinen Alfredo ilk defa 1920'li yıllarda Alfredı di Lello tarafından yapılmıştır.

Bu sos beşamel, tereyağı ve peynirin karıştırılması ile elde edilir.

İtalyanca'da ''çok ince dilim'' anlamına gelen carpaccio ilk defa 1950 yılında Venedikte'ki Harry'nin Barı'nda şef olarak çalışan Guiseppe Cipriani tarafından hazırlanmıştır. İsmini dönemin İtalyan ressamı Vittore Carpaccio'dan alan bu yemek kısa sürede tüm İtalya'da popüler olmuştur.

İtalyanca'da ''lokma'' anlamına gelen gnocchi patates, irmik, un ve ricotta peynirinin hamur haline dönüştürülüp sıcak suda haşlanması ile yapılmaktadır.

Eski Azteklerin dilinden gelen guacamole sözcüğü avakado ezmesi anlamına gelmektedir. Avakado, domates, soğan ve kişniş ile yapılan bir salatadır.

Crepes Suzette'in mucidi ünlü Fransız Şef Henri Carpentier'dir. 1895 yılında, Carpentier henüz 14 yaşındadır ve Paris'teki Monte Carlo's Cafe'de garson yamağı olarak çalışmaktadır. O sırada Galler Prensi olan 7. Edward'ın tatlısını hazırlamakla görevlendirilmiş. Krep yapılmaya başlandıktan sonra içindekiler alev alır, yanan krepten tadan Carpentier çok lezzetli olduğunu farkeder ve Prens'e ikram eder. Prens Carpentier'e tatlının adını sorar ve 'prenses krebi'cevabını alır. Prens adını hemen orada kendisine jest olarak konulduğunu anlar ve yanındaki prensesin adını koyar: Crepes Suzette

Yumurta aklarının çırpılıp fırında çıtır hale gelinceye kadar pişirilen ve içine taze meyve konularak servis edilen Pavlova kabarık balerin eteğine benzetildiği için ismini Rus balerin Anna Pavlova'dan alır.

Bu tatlı ''Aşçıların Kralı, Kralların Aşçısı'' ünvanına sahip Auguste Escoffier tarafından Londra'daki Savoy Otel'de şarkıcı Nelie Melba'dan esinlenerek yaratılmıştır. Peche Fransızvada şeftali anlamına gelmektedir.  

Kıbrıs mutfağına özgü olan Şeftali kebabı ilk kez sokak kebapçısı olan Ali Şef tarafından hazırlanmıştır. Kuzu gömleğine sarılıp ızgara yapılan bir köfte olan ''Şef Ali Kebabı'' ismi zamanla ''Şeftali Kebabı''na dönüşmüş.​

'Caprese'-'Capri usûlû' demek. Makarnanın, etlerin, balığın ve salatanın üzerine konulan ce domates, zeytinyağı, mozarella ve fesleğen karışımı bir sos olan 'caprese'. Capri'ye özgü olduğu için bu adla anılıyor.(1)

Klasik bir hamur tatlısı. Çoğulsa 'cannoli', tekilse 'cannola'.

Rivayete göre; Kanoli, 9. yüzyılda adı 'Kadınlar kenti ya da kalesi' anlamında gelen 'Kalt el Nissa'nın İtalyan diline uydurulmuş Caltanissetta yerleşimindeki haremde bulunan kadınlarca yaratılmış. Daha sonraları 'Karnaval Kralının âsası' olarak bir karnaval tatlısına dönüşmüş. (2)

Eskiden İtalya'da kömür madeninde çalışan işçilerin geliştirdiği bir yemektir. O nedenle 'karbon' kelimesini içerir. Bir makarna sosudur. İçinde yumurta, krema ve bacon ile parmesan peyniri bulunur. (3)

Bir rivayete göre, ilk olarak 1860'larda Cambridge'deki Trinity College'in İngiliz aşçısı şekerle hazırlamış olduğu sosu yakınca bu tatlı ortaya çıkmış. İspanyollar, 18. yüzyıldan beri bu tatlıya Crema Catalana diyorlar.(4)

Rivayete göre, 17. yüzyıl Fransız soylularından Philippe de Mornay, beşamel sosun içine bir avuç peynir atınca kendi adıyla anılagelen bu sosun dünyaya gelmesini sağlamış. (5)

1920'li yıllarda ABD'de yaşanan içki yasağı döneminde San Diego'dan sınırı geçip Tijuana'ya gidenler, burada içki yasağını delermiş. O dönemin Tijuana'sında ünlü Hotel Caeser's Palace'ın sahibi ve Ceaser, işletmenin yoğun gününde erzağı tükenince kilerdeki marulu, sarmısağı, parmesan peynirini, yumurta, zeytinyağı ve Worchester sosu ile karıştırmış. Çok beğenilen salata, artık misafirlerin masalarının yanı başında hazırlanıp sunulur olmuş. (6)

1896 yılı Noel günü, Amerikan kökenli Belçikalı bir prenses ve Macar çingene kemancı beraber kaçarlar. Daha sonra evlenirler. Bunu kutlamak için Macar mutfağına yeni bir yiyecek eklenir. Prenses ve çingene gibi, güzel, heyecan verici ve zengin bu birleşim hızla dünya çapında bir klasik olur. Neden olmasın? Çikolatalı kat kekin arası kayısı marmelatı ve krem çikolata ile doldurulur ve üzeri çikolata ile sırlanır.​​

Paris'in ünlü restoranlarından Chez Marie'de 1894 yılının 24 Ocak günü ilk kez servis edilmiş. O gece Sardou'nun oyunu 'Thermidor' Comedie Français'de perde açmış. Restoranın sahibi de icat ettiği istakozlu yeni yemeğe oyunun adını vermiş. Oyun ise; adını Fransız Cumhuriyetçi takvimindeki aylardan biri olan 'Thermidor' adını taşıyormuş. (7)

Beef Stroganoff'un Amerika'daki popülerliği 1950'lerde ve 1960'larda zirveye ulaşmış olsada, bundan çok daha öncelerde sofralarda görülmüştür. Resmi bir tarihçesi olmamakla birlikte tarif, 17. yüzyıl Rusya'sında ortaya çıkar ve efsaneye göre de adını Rus Stroganov ailesinden bir diplomat olan Kont Pavel Alexandrovich Stroganov'dan alır. Kont Paris'te doğduğu için Fransız aşçısından yemeklerine biraz Rus havası da katmasını ister. Veya farklı kaynaklarda yer aldığı hali ile şef kontun rahatça çiğneyebilmesi için bu yemeği hazırlar. Kont Stroganov'un şefi, basit bir Fransız hardal sosuna smetana (Rus mutfağına özgü ekşi krema) ekler. Sığır etinin üzerine döker ve kontun evinde popüler bir yemek olur. Böylece efsane yemek doğmuş olur.

Bilinen ilk yazılı tarif, 1871'de yayınlanan Elena Molokhovets'in ‘A Gift to Young Housewives’ adlı kitabında yer alır.

Kaynak: A Taste of Russia: A Cookbook of Russian Hospitality

Bir zamanların İngiliz devlet adamı ve İngiltere’de bir kent olan Sandwich’in Kontu John Montagu, özel hayatta bir kumarbazdı. Kağıt oyunlarına çok düşkün olduğu için yemek yemeye ara vermek istemiyordu. Bu yüzden hizmetçisinden, oyunu durdurmadan yemek yiyebilmesi için iki dilim kızarmış ekmeğin arasına doldurulmuş bir parça et getirmesini istedi. Kısa süre sonra arkadaşları da “sandviç”in aynısını istemeye başladı.

Beef Wellington orijinalinde mühürlenmiş bonfile etin, mantarlı iç harç, kaz ciğeri, madeira şarabı ve milföy hamuru ile buluşmasıyla ortaya çıkan bir yemek. Yemeğin isminin nereden geldiğine dair kaynaklarda farklı efsaneler yer alıyor. Bazı kaynaklarda yemeğin ilk kez Wellington Dükü Arthur Wellesley'i ve onun 18 Haziran 1815'teki Waterloo Muharebesi'ndeki zaferini kutlamak için yapıldığı genel olarak kabul edilirken başka kaynaklarda ise tarifin Yeni Zelanda’nın başkenti Wellington’da ortaya çıktığından bahsediliyor. Eti hamur işlerine sarmak, yüzyıllardır pek çok kültürde tercih edilen bir mutfak tekniği olmuştur.  Wellington Dükü için özel olarak yaratılmış bir yemek olmaktan ziyade, Waterloo Savaşı'ndan sonra Beef Wellington olarak yeniden adlandırılmış da olabilir.

Soğuk veya sıcak servis edilebilen pancar çorbası. Rusya, Litvanya, Polonya ve özellikle Ukrayna asıllı bir yemek. Ukraynalılar ulusal çorbaları olarak görürler ve buradan çıktığına gerçekten inanırlar. Karadeniz bölgesinde benzerleri yapılır.​

​​Pınar İshakoğlu Tarifi ile;

(4-6 Kişilik )

Dana nuar soğan, pancar ve 1 adet kereviz sapı ile haşlanır. Suyu daha sonra kullanılmak üzere kenara alınır. Lahana, kereviz sapı, havuç sotelenir. Et suyundan az az eklenerek biraz pişirilir. Et suyunda haşlanmış pancar içerisine rendelenir. Kimyon, tuz ve karabiber ile çeşnilendirilir. Nuar ve et suyu eklenir tadına bakılır. Servise hazır :) 

Kaynak:

(1)Önder Şenyapılı/Damakta Kalan Tatların Akılda Kalan Adları/Odtü Yayıncılık/Sf: 85

(2)Önder Şenyapılı/Damakta Kalan Tatların Akılda Kalan Adları/Odtü Yayıncılık/Sf: 241

(3)Önder Şenyapılı/Damakta Kalan Tatların Akılda Kalan Adları/Odtü Yayıncılık/Sf: 85

(4)Önder Şenyapılı/Damakta Kalan Tatların Akılda Kalan Adları/Odtü Yayıncılık/Sf: 94

(5)Önder Şenyapılı/Damakta Kalan Tatların Akılda Kalan Adları/Odtü Yayıncılık/Sf: 349

(6)Önder Şenyapılı/Damakta Kalan Tatların Akılda Kalan Adları/Odtü Yayıncılık/Sf: 447

(7)Önder Şenyapılı/Damakta Kalan Tatların Akılda Kalan Adları/Odtü Yayıncılık/Sf: 316