Seyahat bir tutku...
Bu tutkuya bir kez kapılınca, tüm enerjinizi, paranızı, hayatınızı seyahatlerinize göre şekillendirmeye başlarsınız.
Pazartesi 07:30'da ofiste olmak mı? Sabah 5'te uçağım inse yetişirim.Bu mont gerçekten harika ama ihtiyacım var mı? Bu paraya gidiş & dönüş uçak bileti alırım! Düğününe katılmayı gerçekten çok isterdim ama o tarihlerde seyahatte olacağım.
Tüm bunlar benim dilimden dökülenler... Eminim sizin de esaslı cümleleriniz vardır, seyahatlerinize dair.
Seyahat tutkusunu ortaya çıkaran bazı nedenler vardır elbette. Evliya Çelebi, 17. yy'da gördüğü bir rüya ile başladığı seyahatlerini “aşk" diye tanımlıyor. Kimi gezgin, bir yere varmak değil, yolda olmak istiyor. Ben ise yaşamının son demlerine kadar deneyim biriktirmek, farklılıkları tanıyarak zenginleşmek istiyorum.
Farklılıklar, her zaman uzaklarda değil. Türkiye'deki her bölgenin, insanın, yemek kültürünün değiştiğini görebiliyoruz.
Ülke sınırlarının hemen ötesinde, sekiz komşu ülkemizin her biri, farklı dili, dini, yemekleri, yaşam tarzları ile birbirinden ayrılıyor. Ne büyük bir kültürel zenginlik!
Kültürleri Tanımak
Bir ülkenin yaşam biçimini öğrenmeniz, özümsemeniz için en iyi yol orada yaşamaktır. 30 yaşıma adım attığım bu günlerde, dünya üzerinde merak ettiğim her yerde yaşayacak vaktimin olmadığını biliyorum. O halde nasıl olacak da daha fazla tanıyacağız birbirimizi?
Ben cevabı kent / semt pazarlarında buluyorum. Kentin lokal insanlarıyla tanışabileceğiniz, süregelen alışkanlıklara ve şehir kültürüne dair ipuçları yakalayabileceğiniz rengarenk pazarlar, şehir kültürüne dair iyi bir ayna sunuyor bizlere.
Büyük kapalı semt pazarları, gündüz taze meyve sebze balık alabileceğiniz yerlerken; akşam sokak lezzetleri eşliğinde içkinizi yudumlayabileceğiniz bir buluşma merkezine dönüşüyor.
İşte mutlaka uğramalısınız dediğim en güzel 5 pazar yeri...
Mercado de San Miguel – Madrid (İspanya)
Plaza de Mayor yakınlarındaki Mercado de San Miguel'in kapılarını bir pazar yeri olarak açmasının
üzerinden 100 yıldan fazla zaman geçti. 1916 yılında inşa edilmiş, etkileyici bir görünüme sahip olan Mercado de San Miguel; her yıl 10 milyonun üzerinde ziyaretçi ağırlayarak, dünyanın başlıca gastronomi pazarlarından biri olarak öne çıkıyor.
Günümüzde bu tarihi pazarı ziyaret edenler deniz mahsulleri ve tapas başta olmak üzere, İspanya'nın her bölgesinden en özel lezzetleri deneyimleme fırsatı buluyor.
Gece yarısına kadar açık olan bu gurme pazara, özellikle akşam saatlerinde uğramalısınız. Külahta Hamsi Kızartması gibi sokak lezzetlerinin tadına bakmanın yanı sıra; iyi bir Sangria içebilir ve bir çeşit ekmek üstü meze olan Tapas'ın farklı versiyonlarını deneyebilirsiniz. Benim önerim hiç kuşkusuz, Mozzarella ve Somon Fümeli Tapas!
St Lawrence Market – Toronto (Kanada)
Dünya'nın her bir yanından gelmiş egzotik meyveler, çok çeşitli peynirler, mezeler, sokak yemekleri, tatlılar ve hediyelik dükkanlar... Tüm bu saydıklarımı bulabileceğiniz St. Lawrence Pazarı, Dünya'nın en büyük pazarlarından biri. Kanada'nın en güzel şehirlerinden Toronto'da, şık bir dış görünüme sahip olan pazar komleksi; Güney Pazarı, Kuzey Pazarı ve St. Lawrence Salonu olarak üç ana yapıdan oluşuyor.
Güney Pazarı'nda ziyaretçileri, meyve, sebze, et, balık, tahıl, unlu mamuller ve süt ürünlerinin envai çeşitini sunan 120'den fazla satıcı karşılıyor.
Kuzey Pazarı'nın geçmişi ise 1803'lere dayanıyor. Güney Ontario'nun yerel üreticilerinin mevsimlik ürünlerini şehirde pazara sunmasıyla başlayan ve bugün de devam eden Cumartesi Çiftçi Pazarı geleneği ile tanınıyor. Her gün, Kuzey Pazarı'ndaki 10.000 metrekarelik alanda bit pazarları, sergiler ve tanıtım organizasyonları gibi bir çok etkinlik düzenleniyor.
1850 yılında inşa edilen St. Lawrence Hall, konserler ve sergiler için bir buluşma yeri şeklinde tasarlanarak inşa edilmiş. 1967'de restore edilerek orijinal ihtişamına kavuşturulan Salon, nefes kesici bir mekan olarak hizmet vermeye devam ediyor.
Haftanın belli günleri kapalı olan ve 17:00'den sonra açık bulamayacağınız pazarı özel kılan, hem büyüklüğü hem de aradığınız her şeyi bulabiledeğiniz keyifli bir durak olması.
Great Market Hall / Central Market Hall – Budapeşte (Macaristan)
1897 yılında yapımı tamamlanan ve Neo-Gotik tarzda inşa edilen Merkez Hali, Budapeşte'nin en
büyük ve en geniş kapalı pazar yeri olma ünvanını günümüzde de elinde barındırıyor. Güzel mimarisi sizi büyülerken, içeriye adım attığınızda burasının sadece bir pazar yeri olduğuna inanmak zorlaşıyor.
Şehrin tartışmasız en güzel sokak yemekleri için Merkez Hali'ne mutlaka uğramalısınız. Tuna Nehri'nin hemen kıyısında Peşte tarafında yer alan bu kapalı Pazar yeri epey geniş bir alana kurulu. Bir katı hediyelik eşyalar, bir katı da yiyecek ve içecekler bulabildiğiniz pazar yerine karnınız açken gitmenizi öneririm. Kalabalığa denk gelirseniz yiyeceğinizi ve içeceğinizi alıp nehir kıyısında seyre dalabilir, ardından aldığınız fazla kalorileri eritmek için yürüyüşe çıkabilirsiniz.
Macaristan'ın yüksek alkollü geleneksel içkisi Palinka'yı shot halinde tadabileğiniz özel yerlerden biri olan Merkez Hali'ni seyahat listenize mutlaka eklemelisiniz.
Dolac Market – Zagreb (Hırvatistan)
Zagreb Katedrali yakınlarındaki Dolac Pazarı'nın yerini bulabilmek için etrafa yayılan davetkar çiçek kokularını takip etmek yeterli. Sadece başkent Zagreb'in değil, Hırvatistan'ın en büyük açık hava pazarı olan Dolac Pazarı'nın geçmişi 1926 yıllarına kadar uzanıyor ve bu haliyle yaklaşık 100 yıldır köylülerin üretimden elde ettikleri mahsullerini ve el işi özel ürünlerini satmak için toplandıkları bir yer olma özelliğini barındırıyor.
Kırmızı şemsiyelerle bezenmiş açık pazarda gezerken şehrin doğal havasını hissedecek ve yerel lezzetleri deneyimleyeceksiniz. Hırvatistan'ın her yerinden gelip ürünlerini sergileyen esnaflar, Dolac pazarını yerel olarak yetiştirdikleri ürünlerle renklendiriyor. Pazar, ziyaretçilerine şehrin kültürünü ve yerel insanını tanımak için büyük bir fırsat tanıyor.
Pazarda, balık, et ürünleri, peynirler, taze makarnalar, çiçekler satılmasının yanı sıra tamamen organik taze meyve ve sebzeler ve el işi hediyelik eşyalar satın alabilirsiniz. Dalmaçya'dan gelen taze deniz ürünleri, Pag'dan gelen lezzetleri peynirleri, Hvar'dan gelen zeytinyağını ve daha nicesini satın alırken pazarcılarla ürünleri hakkında yaptığınız sohbetlerin keyfine varabilirsiniz.
Central Market - Ljubljana (Slovenya)
Slovenya'nın başkenti Ljubljana, yaklaşık 300 bin nüfusa sahip küçük, sessiz ve fazlasıyla yeşil bir şehir.
Bu güzel şehrin önemli bir Pazar yeri olan Central Market; bir açık hava pazarı, bir kapalı pazar ve Ljubljanica nehri boyunca Plecnik's olarak anılan bir dizi küçük gıda dükkanından oluşuyor. Bu haliyle pazarın bir alışveriş alanından çok daha fazlası olduğunu söylemek mümkün.
Açık hava pazarında yerel çiftçiler tarafından yetiştirilen taze Sloven meyve ve sebzelerinin yanı sıra, çeşitli tropikal meyveler, kuru işlenmiş et ürünleri, mis kokulu çiçekler ziyaretçilerle buluşuyor. Pazarda daha önce tatmadığınız meyve ve sebzeleri tane ile alıp deneme imkanınız var.
Mimar Joze Plecnik tarafından 1944 yılında inşa edilen Kapalı Pazar Kompleksi ise, Plecnik Kapalı Çarşı ve nehir kenarındaki iki katlı pazar salonu olarak tasarlanmış. Üst katta Slovenya ürünleri sunan mağazalar ve yemekhaneler yer alırken, alt katta küçük bir balık lokantası, DobraVaga Sanat Galerisi ile bir balık pazarı var.
Slovenya geçmişte hem Avusturya & Macar İmparatorluğu hem de Yugoslavya hakimiyetinde kaldığı için bu iki kültürün etkilerini mutfağında görmek mümkün. Börek, sucuk çeşitleri, orta avrupa yemeği olan Gulaş'a burada da rastlamak mümkün.
Küçük ama samimi bu şehirde pazarlar, geleneksel olarak yerel halkın bir araya gelip birlikte eğlendiği bir sosyalleşme alanı. Özellikle soğuk havalarda sıcak şarap eşliğinde nehir kıyısında arkadaşlarınızla keyifli vakit geçirebileceğiniz Slovenya'nın pazarlarını mutlaka keşfetmelisiniz.
Bonus: Portobello Road Market - Londra (İngiltere)
Portobello Pazarı, pazar günleri hariç her gün farklı bir konsept ile ziyaretçileri ile buluşuyor. Ancak Cumartesi günü Notting Hill'de bir başka!
Bir mil boyunca uzanan Portobello Caddesi'nde gezinirken, sokak sanatçılarından gelen şahane müzik sesleri, antika satıcıları ile sıkı pazarlıklar, caddedeki binaların güzelliği ve etrafa yayılan enerji ile bambaşka bir Cumartesi günü geçireceksiniz. Antika tezgahlarında en iyi ganimetleri keşfetmek ve kalabalıktan kaçınmak için pazara erken gelmekte fayda var.
Notting Hill'in rengarenk ve romantik binaları arasında bir caddeye kurulan Portobello Pazarında, sadece antika eşyalar değil, taze meyve ve sebzeler, sokak lezzetleri, ikinci el kitaplar ve giysi tezgahları görebilirsiniz.
Hem bu tezgahlar hem de cadde boyunca dizilmiş olan dükkanlar size çok keyifli 2-3 saat sunacak. Eğer bir gün Londra'nın insanın içini donduran soğuğunda yolunuz Portobello Pazarı'na düşerse, sıcak bir Portobello krebi yemeyi unutmayınız. Bir başka deneyim için, esasında bir İspanyol pirinç yemeği olan Deniz Mahsullü Paella'nın en iyi versiyonlarından birini pazarda yiyebilmek mümkün.
Son olarak...
Listeme Türkiye'den de bir pazar yeri de eklemek istedim ancak öyle güzel pazarlarımız var ki seçebilmek namümkün! O nedenle bu dakikadan sonra sözü okuyuculara bırakıyorum.
“Türkiye insanını ve kültürünü anlatan en iyi pazar" diye sorduğumda aklınıza ilk neresi geliyor?
Sağlıkla gezebileceğimiz güzel günlere...
Özlem Alimuto
@gezginruhumuz
Yetenek Kazanım Lideri
18 Yaşından büyük olduğunuzu teyit etmek için lütfen doğum tarihinizi girin.
Gün
13
01
31
Ay
Temmuz
Ocak
Aralık
Yıl
2024
1944
2024
BU SİTEYE GİRİŞ YAPABİLMENİZ İÇİN 18 YAŞINDAN BÜYÜK OLMAK ZORUNDASINIZ