Paylaş :

VEDAT OZAN: DİLİMİN UCUNDA

VEDAT OZAN: DİLİMİN UCUNDA

“Ayy, tanıyorum bu kokuyu! Hatta adı dilimin ucunda da, söyleyemiyorum bir türlü” cümlesini muhtemelen ya söylemiş ya da işitmişsinizdir. Aslında çok da doğru bir cümle değildir; zira bir türlü söylenemeyen o ad, dilin ucunda değil beynin bir köşesindedir

Dil, göz, kulak gibi organlar duyusal algı organlarımız. Ancak iş sanıldığı gibi sadece duyusal algı organlarımızda bitmiyor. Tanımlama yapabilmemiz ve devamında davranış biçimleri geliştirebilmemiz, muhatap olduğumuz duyusal uyarıların söz konusu organlarca algılanıp beynimize aktarılmasıyla birlikte gerçekleşmeye başlıyor. Kokuda da temel algı organımız burnumuzun içi ancak onun ötesinde kokuya dair bilmek istediğimiz her şey için beynimize göz atmamız gerekiyor

Koku duyumuza gelen uyarıların işlendiği beyin bölgesi “limbik sistem” adını taşıyor. Limbik sistem sadece kokulu uyarıları işlemiyor, aynı zamanda bellek ve duygudurumlarımız ile (emotion) ilgili işlemleri de gerçekleştiriyor. Kokuları tanımlama ve isimlendirme yetimiz ise belleğimizdeki kayıtlarla birebir ilişkili. Bir başka deyişle, herhangi bir kokuyu daha önce duyumsamadıysak, yani bellek arşivimizde ona dair önceden düşülmüş bir kayıt yoksa onu tanımlayabilmemiz mümkün olamıyor.

Kokuları hiçbir zaman tek olarak algılamıyoruz. Ya aynı ortamda yer alan diğer şeylerin kokuları, ya da karmaşık kokusal yapıların tekil bileşenleri olarak burnumuza çarpıyorlar. O karmaşanın içinden tek bir notanın daha bilindik/isimlendirilebilir hale gelebilmesi için ise söz konusu tekil koku profiline zaman ayırmamız, bir başka deyişle çalışmamız, belleğimizde o kokuya dair düştüğümüz kaydın altını fosforlu kalemle çizerek daha belirgin (ve kolay geri çağırılabilir) hale getirmemiz gerekiyor. Bunu yapabildiğimiz zaman, mesela karmaşık bir kokusal yapıya sahip olan şarabın toplam kokusunun içinden elma, şeftali, ananas, kayısı, gül, limon gibi tekil notaları ayırmayı başarabiliyoruz. Bunları ayırabilmemizle beraber de o şarabı üretildiği üzümün cinsine ve/veya üretim sürecine göre belli sınıflandırmaların altına yerleştirebiliyor, bu yerleştirmeyi de dillendirerek paylaşabiliyoruz.

VEDAT OZAN: DİLİMİN UCUNDA

Bu ayrımları yapabilmeyi mesleğin veya merâkın gereği olarak görüyor olmamız ve kokuları çalışmaya niyetlenmemiz elbette olumlu bir şey. Ne var ki bazen niyet tek başına yeterli olmuyor. Bahsedilen tekil koku notalarının doğadaki hallerine her zaman ve her yerde erişebilmemiz, mümkün değil. Aralık ayında şeftali (Prunus persica) kokusu üzerine çalışabilmek, defalarca şeftali koklayabilmek için elimizde bir şeftali olması gerekiyor. Oysa ki şeftalinin en kokulu olduğu ay haziran. Keza kokulu gül (Rosa damascena) hem her yerde yetişmiyor, hem de çiçeklenme zamanı mayıs ayının ortalarından haziran sonuna kadar olan dönemle kısıtlı.

VEDAT OZAN: DİLİMİN UCUNDA

Şarap, kahve, viski gibi muhtelif içecek ve yiyecekler için tasarlanmış çeşitli markalardaki “koku setleri” bu konulara ilgi duyanlar için bu sebepten önemli hale geliyorlar. Bu setlerle söz konusu meyve ve bitkilerin kendilerine ulaşamasak dahi onları temsil eden karakteristik kokuları basit bir kapak çevirme işlemiyle duyabiliyor, belleğimize kazıyabiliyor, üstelik bunu yer ve zaman kısıtı olmadan yapabiliyoruz. Böylelikle de dilin ucunda veya beynin bir köşesinde mahsur kalan kelimeler “bir türlü söylenememe” hallerinden kurtuluyor, dudaklarımızdan dökülerek kâğıtlara aktarılabiliyorlar.                                                                                                               

Vedat Ozan
Vedat Ozan

Parfümör, Koku uzmanı ve Fotoğrafçı

İlginizi Çekebilir

Nespresso
Nude
Nude
IWSA Logo