Üzümü tanrı, şarabı insan yaratmıştır derler. Farsçada engür denilen üzüm hayatın özü olan kandır. Bundandır ki mitolojideki hayat ağacının asma olduğu söylenir. Mezopotamya'da asma bu anlama gelen Ges-tin adıyla bilinir. Hayat ağacı asma, özü gereği hem neşeyi hem de kederi ve acıyı içerir.
Asmayı kanla özdeşleştiren Gnostiklerce bu bitkiyi yaratan Eros'tur, onu bekaret kanından filizlendirmiştir. Bu yüzden asma meyvesinin suyunu içenlerde başka türlü bir şehvet uyanır. Şarabın arzuları hareketlendirmesinin sırrını asma kütüğünü sulayan kanda ararlar. Yaşlı Plinius MS I. Yüzyıla ait Naturalis Historia adlı eserinde Yunanların Hayat (Bion) dedikleri he türlü hastalığa şifalı gelen bir şaraptan bahseder. Ona göre asmanın hayat verdiği şarap, kanlı canlı bir varlık gibidir. Antikçağda kadınlarda çocuk isteği yaratan, erkeklere delilik aşılayan şaraplar vardır. Uyku getiren şaraplar gibi uyku kaçıran şaraplar da bulunur hatta yılan zehirlenmesinde etkili olan şaraplardan da bahsedilir. Doğum şarabı da ölüm şarabı da olduğuna inanılan asmanın kanı, türlü türlüdür.
Asmanın ve şarabın kanla özdeştirilip dişi olanla temsil edilişine karşın asma dalı Arapça 'zubr' ve İbranice 'zemorah' adıyla erkeklik organını simgeler. Böyle bakıldığında asmanın filizden meyveye, meyveden şaraba olan dönüşümünün onun hermafroditliğinden (erdişi) doğduğu da söylenebilir ki Dionysos bilhassa erken temsillerinde bunun hakkını fazlasıyla verir. O ne erkek ne dişidir, ne salt yerden ne de göktendir. İçinde karanlığı şiddeti, ölümü ve doğumu, neşeyi ve vecd halini taşıyan kimi zaman bedensiz bazen de utanmazca çıplak olan yabanıl bedeniyle bir metaforlar tanrı(ça)sıdır. Asmaların koruyucusu olan ve insanlara şarap yapmayı öğreten Dionysos iki doğumludur. Onu ilk önce Persephone doğurmuştur üstelik de babası Zeus tarafından hamile bırakılmıştır. Zagreus, peşindeki düzenin temsilcisi tanrıça Hera'dan ve ilk tanrılar kuşağı titanlardan kaçmak için ormana saklanmış, sık sık kılık değiştirmiş ama yine de yakalanıp parça parça edilmişti. Fakat ekinlerin tanrıçası Demeter onun yüreğini bulup toprağa ekmiş, ondan bir nar ağacı yeşertmişti. Bir ölümlü olan Semele bu ağaçtan yediği narla Dionysos'a hamile kalacaktı. Ancak doğumdan önce Semele yine Hera'nın bir oyunu sonucu can verince Zeus bebek Dionysos'u annesinin rahminden söküp kendi baldırına dikmişti. İşte böylece Dionysos ikinci kez göklerin efendisi Zeus'un baldırından doğmuştur.
Eril bir bedenden dünyaya gelmesine karşın daima Zeus'un zıddı bir özellik gösteren Dionysos, baldırdan doğumuyla hem yer'le ve onun karanlığıyla ilişkilidir hem de gözden düşmüşlerin, ayak takımının savunucusu olmuştur. Onun yaşayanlara armağanı olan şarap, zengin sofralarını, kutsal mabetleri onurlandırdığı kadar gizem ritüellerini, yerden yükselen isyanı ve çıldırasıya sarhoşluğu adı sanı olmayan yoksul müritlerine eşitçe bölüştürür. Dionysos doğduğunda onu dört peri emzirip büyütmüştür ancak Homeros'un İlyada'da anlattığı üzere zalim bir kral olan Lykurgos sütannelerin peşine düşer ve onlara baltasıyla saldırır. Sonunda Zeus bu perileri Hyades takımyıldızına çevirerek gökyüzüne kaçırır. Dionysos o korkuyla kaçıp denize sığınır ve burada deniz tanrıçası Thetis tarafından korunur hatta yetişkinliğine kadar bir kız çocuğu kılığında giydirilip Hera'dan böylelikle saklanır. Öte yandan Dionysos kaçarken Lykurgos'u çıldırtmayı da ihmal etmez, bu yüzden Lykurgos baltasını Dionysos'a kötülük yapmak arzusuyla bir asma kütüğüne vurduğunu sandığında aslında kendi çocuğuna kıymıştır. Çünkü asma Dionysos'un kutsal bitkisidir ve onun neşesi yeri geldi mi dehşet verici bir gazaba dönüşebilir. Antik Yunan'da deniz suyuyla karıştırılarak içilen meşhur “Helen şarabının" Dionysos'un Lykurgos'tan kaçarken deniz tarafından kucaklanıp korunmasına atfen bulunduğu söylenir.
Dionysos Silenos, Satirler ve türlü tuhaf takipçileriyle birlikte tüm dünyayı dolaşarak asma kültünü yayar, gittiği yerlerde yaşayanlara bağcılığı ve şarap yapmayı öğretir. Mısır'dan Hindistan'a kadar geniş bir coğrafyada tanınıp çok sevilir. Bazı yerde adı Bakhüs olur, bazıları onu Dithrambos diye çağırır, adı değişebilir ama doğurduğu coşku değişmez.
Dionysos doğanın çoklu yüzü, bereketin temsilcisi ve daima ezilenlerin sevgilisi olarak tanınmıştır. Hep iktidara zıttır, zulüm görenlerle iş birliği kurar, gittiği yerlerde eşitlik için savaşır. Dolayısıyla ona salt şarap tanrısı unvanını biçmek ve şaraba yalnızca bir içecek olarak bakmak da eksik kalacaktır . Onun yaydığı bağ kültürü ve doğa tapınımı o denli önemsenir ki Dionysos pek çok yerde tüm bitkilerin bereketini temsil eden başlı başına bir ağaç ilahı olarak kabul edilir. Kimileri tarafından çiçekli Dionysos diye de çağrılır.
Kaynakça
Lucretius, Evrenin Yapısı, çev. Tomris Uyar, Turgut Uyar, Norgunk Yayınları, 2011.
Plinius, Naturalis Historia XIV.II http://www.perseus.tufts.edu/hopper/text?doc=Perseus%3Atext%3A1999.02.0137%3Abook%3D14
Richard Seaford, Dionysos, Routledge, 2006.
Homeros, İlyada, çev. Azra Erhat, A.Kadir, Can Yayınları, 2008.
Deniz Gezgin, Bitki Mitosları, Sel Yayıncılık, 2007.
Robert Graves, Ak Tanrıça, çev. Çağla Çakın, Kabalcı Yayınları, 2015.
Pierre Grimal, Mitoloji Sözlüğü. Yunan ve Roma, Çev. Sevgi Tamgüç, Sosyal Yayınları, 1997.
Yazar
18 Yaşından büyük olduğunuzu teyit etmek için lütfen doğum tarihinizi girin.
Gün
13
01
31
Ay
Temmuz
Ocak
Aralık
Yıl
2024
1944
2024
BU SİTEYE GİRİŞ YAPABİLMENİZ İÇİN 18 YAŞINDAN BÜYÜK OLMAK ZORUNDASINIZ