Çok yeni, Kayra'daki ekip de Trakya Bölgesi'nde, Cumhuriyet döneminde ülkemize giren üzümlerden olan bir Semillon bağından yaptıkları çalışmayı şişelemiş. Kayra da, özellikle Tekel döneminde gerçekleştirilen araştırma ve geliştirme çalışmalarının da bir devamı gibi görülebilecek, Cumhuriyet geleneğinin temsilcisi olmak ve Cumhuriyet bağı üzerinden önemli değerleri korumak için çalışmalar gerçekleştiriyor(4). Elazığ, 1942'de kurulan bir şaraphanenin geleneğini ve o bölgenin üzümlerini işlerken, Şarköy'deki şaraphane Trakya bölgesi ve o bölgenin coğrafi değerlerinin peşine düşüyor. Bugünün yeni bağı yarının yaşlı bağı. Cumhuriyet de 100 yaşına geliyor. Cumhuriyet sonrası tarih izleri de korumak için bizi bekliyor. Kayra da şarabının etiketinin üzerine yaşlı bağ ya da old vine tanımını koymuş. Şarap ve yaklaşımları hakkında şarabın winemaker'ı (şarap üretim uzmanı) Özge Kaymaz ve Kayra Üretim Müdürü Murat Üner ile konuştum.
Özge, Trakya'da bir şaraphanede çalışan bir winemaker olarak yıllar içinde bu bölgede yetişen Semillon üzümünün neredeyse tamamen şarap üretiminden çıkışına şahitlik ettikleriyle söze başlıyor. Burada Semillon hem bağlarını, hem de karakterini neredeyse yitirmiş. Semillon üzümünün dünyadaki farklı bölge örneklerini tatmış biri olarak hem bölgenin geçmişine hem de Semillon ile bir bağ kurmaya epeydir kafa yorduklarını belirtiyorlar.
-----------------------------------------------------------------------------------
Semillon'un anavatanı Fransa'da Bordeaux bölgesi. Türkiye'de yaygın olarak Trakya bölgesinde yetiştirilmekte idi.Bu bölgeye geliş sebebi ise Cumhuriyet'in başlangıcında, pek çok bölgede bağcılık konusunda yeniden çalışmalar yapılabilmesi için Fransa'dan gelen uzmanların, şaraplık bölgeleri belirlemeleri ve bu bölgeler için bazı yeni üzümleri de Anadolu'nun şarap envanterine eklemeleri. Semillon, hem Bordeaux'nun beyaz üzümü hem de aslında dünyada pek çok farklı bölgeye göç etmiş. Taneleri orta büyüklükte, ince kabuğa sahip, sulu bir üzüm çeşidi. Derin kök yapına sahip, kuvvetli gelişme gösterdiği için de Trakya'nın bereketli topraklarına uygun. Özellikle, "Asil Küf" olarak bilinen Botrytis cinera hastalığına hassas. Bu özelliği Bordeaux'da dünyaca ünlü tatlı şarap yapımı için Semillon'un kullanılmasını sağlarken, belki Trakya coğrafyasının asil küfe yatkınlığını da onun Trakyalılaşmasında etkin olmuş diye düşünülebilir.
--------------------------------------------------------------------------------
Nihayet, bir kaç yıl önce, Uçmakdere-Güzelköy bölgesinde izole bir yamaçta gözden uzak kalmış, dolayısıyla pek çok şeyden de kendini korunmuş, kendi halinde, eski usül goble (asma terbiye sistemi) dikim bir toprağına sıkı sıkıya sarılmış bir Semillon bağına rastlamışlar. Sahibi, 57 yaşında. Bağı babası satın almış. Yani bağın yaşı 60'ın üzerinde. Bu bağla aralarında bir bağ oluşmuş, deyim yerindeyse. Diyorlar ki, “Bizim için mirasa sahip çıkmak demek, köklerine sahip çıkmak demek". Çalışmalarının temeli de bu. Tıpkı Seyit Karagözoğlu'nun yola çıkışı gibi. Bu süreçte “bağın sözünü" dinlemişler. Onunla birlikte yürüyerek, bağda asmaları rahatlatan bir budama yaparak, bağın geçmiş yorgunluklarını atarak, gerçek Semillon'un Trakya terroir (toprak ve iklim yapısının bileşimi) gücünü bu eski bağla keşfetmek için yola çıkmışlar. Bordeaux'lu gerçek Semillon üzümünü vatanından gurbete, bu topraklara ilk getiren öngörülü uzmanların gördükleri ve düşündükleriyle de, belki, böylece, bağ kurmuşlar. Bağdaki çalışmaları hasada dönüştüğünde bağın kendi mayasını, havasını, ruhunu, kullanıp fermentasyon için de bağın dokusunu şaraplarına katmışlar ve ortaya Trakya'lı, bir Semillon çıkmış. Bu deneme serisi içinde Semillon, hem üzümün karakterini yanstıması, hem de yaşlı bağın özelliğini göstermesi açısından önemli bir çalışma.
Yaşlı bağ, bir keşif. Bu yaşlı bağla tanışma, belki Semillon üzümünün de Trakya'da devam etmesine ve Trakyalı karakteriyle yetişmesine destek verecek diye düşünüyorum. Tıpkı Yapıncak, Sıdalan ve Çakal üzümü için Paşaeli'nin el verdiği gibi. Daha pek çok üretici, araştırmacı, bu konuda uzman, yerel üzümlerin de izinde. Geçmişten gelen bağları onarmaya, anlamaya çalışıyorlar. Bu çalışmaları yapanlar arasında Umay Çeviker'in ödül alan projesinden (5), Likya'nın Acıkarası'na, Urla'nın Urla Karası'na ve Gelveri'nin Keten Gömlek'ine ya da 'Kök Köken Toprak'(6) platformu ile tüm bu çalışmaları konuşabilmemizi sağlayan Sabiha Apaydın'a kadar burada sayamadığım pek çok farklı yola çıkış var. Bütün bunların içinde yaşlı bağları bulmak, o kimlikle şarap yapmak, üzüm konuşmak bence önemli. Geçmişle aramızda köprüye başka bir ilmek. Yaşlı bağların karakterini görmek bizim kendi yerel üzümlerimiz ve coğrafyamızı da daha iyi anlamamıza yardım edecek, belge olacak.
Yaşlı bağ şarabı hem üreteni hem şişesinin peşine düşeni için değerli, çünkü hikayesi var.
Kim bilir yaşlı bağlarından şarap üretmesine rağmen yaşlı bağ etiketi koymayan üreticiler de ellerindeki değeri paylaşırlarsa, anlatacak daha çok hikayemiz olur, zenginleşiriz.
Deneyimler, yenilikler, paylaşımcılık, bilgi alışverişi ile gelişmek, hem de geçmişten gelen değerleri geleceğe kalıcı olarak taşımak için çok değerli. Birbirimizden öğreneceğimiz de çok şey var. Şarap severlere de düşen, bu hikayelerin keşiflerin peşine düşmek. Herkese keyifli keşifler.