İçinde karbondioksit baloncukları barındıran, genellikle kutlama amacıyla tüketilen şaraplardır. Fransa’da Şampanya, İspanya’da Cava, İtalya’da Asti gibi örnekleri olup, dünyanın bir çok farklı yerinde yapılmaktadır. Köpüren şaraplar genel olarak ikiye ayrılır: tank yöntemi ile üretilenler ve doğal yöntemle üretilenler. Tank yöntemiyle üretilen köpüren şaraplarda, fermantasyonun bir kısmı, karbondioksit gazının buharlaşmasını önlemek amaçlı, ağzı kapalı ve basınca dayanıklı bir tankta gerçekleşir. Böylece karbondioksit şarabın içinde çözünmüş olur. Gazın sızmasını engellemek amaçlı şaraplar basınçlı ortamlarda şişelenmelidir. Şişe açıldığında ise çözünmüş karbondioksit şarabın köpürmesine neden olur. Doğal yöntemle üretilen şaraplar ise, şişede fermante edilmiş köpüren şaraplardır. Tank yönteminden çok daha fazla işgücü gerektirir ve bu sebeple üretim maliyetleri çok yüksektir. Ancak kalite açısından farklı avantajlara sahiptir. Öncelikle, şarap ölü maya hücreleriyle daha uzun süre temas ettiği için, diğer şaraplarda bulunmayan ekmek ve bisküvi gibi zengin aromalar geliştirebilir. İkinci olarak köpükler tank yöntemine göre çok daha küçük, düzgün ve uzun ömürlüdür. İlk olarak, sek bir baz şarap yapılır, şişelenir ve ağzı kapatılır. İkinci fermantasyon sırasında ortaya çıkan karbondioksit şarabın içinde çözünür ve alkol seviyesi artar. Bu yavaş fermantasyon sürecini, olgunlaşma süreci takip eder. Olgunlaşma sürecinden sonraki aşamada ise maya tortuları ayrılır. Geleneksel yöntemde, şişe yavaşça döndürülür, böylece maya hücreleri şişenin ağzına doğru kaydırılır. Mayayı dışarıya çıkartmak için kullanılan bir diğer yöntem ise şişenin tamamının preslenmiş bir tanka aktarılmasıdır. Daha sonra filtreleme yapılır, şeker eklenir ve şarap yeniden şişelenir. Bu yöntem ise Yeni Zelanda ve Avustralya’da oldukça yaygındır. Türkiye’de ise köpüren şaraplar için tank metodu uygulanmaktadır.